Life of Pi, (Pi’nin Yaşamı) büyülü denecek
kadar güzel sahneleri, epik anlatımı ile uzun zamandır izlediğim en etkileyici
filmdi. Hala vizyondayken 3d olarak görmezseniz çok şey kaçırırsınız. Yann Martel’in kitabından uyarlanan eser, Pi adlı Hintli bir gencin bir gemi kazası
sonrası Bengal Kaplanı Richard Parker ile aynı filikada verdiği hayat
mücadelesini anlatıyor gibi gözükse de film boyunca Tanrı ve inanç kavramlarını
sorguladığınız destansı bir macera içine adım atıyorsunuz.
Yönetmen Ang Lee, tek başına metaforik
konusu ile zihinlere kazınabilecek bir filmi muhteşem görselliklerle öyle güzel
harmanlamış ki, izlerken masalsı karelerin renkleri arasında kaybolduğunuzu
hissediyorsunuz. İlk karelerde Hindistan’ın lirik renkleri, binlerce Tanrı için
yapılan törenlerdeki ışıltı, mumlar, kıyafetler, semboller sizi büyülüyor.
Kanadalı bir yazar, Hintli bir yetişkin
olan Pi’nin hikayesini kaleme almak için kendisini ziyaret ediyor ve Pi yalın
bir şekilde yaşam hikayesini anlatmaya başlıyor. Çocukluğundan itibaren serbest
bir ortamda yetişen, Hindu, Hristiyan, Müslüman, Yahudi adetlerini benimseyen
ve sorgulayarak inanca ulaşması için özgür bırakılan bir çocuk Pi figürü var.
Burada asıl gerçeğe eren kişinin Pi’nin babası olduğunu görüyoruz. Oğluna
hiçbir inancı zorla empoze etmiyor, doğru yolu kendin seçmelisin diyor ve onu
özgür bırakıyor. Pi’nin babası Hindu olmasına rağmen kendisi de aslında körü
körüne inanmıyor. Çocuk yaşta dini törenlerin büyüsünde mumların ışığında
büyülenen Pi ve kardeşine “din karanlıktır” diyor. Oğulları sorgulamadan körü
körüne bağlanmanın karanlığına çekilmesin, aydınlığı dünyalarına kendileri
çeksin istiyor.
Pi’nin Yaşamı giriş sahnesinde size “Tanrı’ya
inandıracak” bir hikaye vaadi veriyor. Aynı sandalde vahşi, açlıktan gözü
dönmüş bir kaplanla tecrübesiz bir gencin hayatta kalış serüveni sonunda
inancınızın kuvvetleneceğini düşünüyorsunuz. Oysa sonunda hayatta kalmak için
renkli, masalsı, kaplanlı bir hikayeye tutunan Pi, acı bir tebessümle ikinci
bir hikaye anlatıyor. İlk hikayenin başında sandalda kendisi ile kurtulan
zebranın (Japon genç), sırtlanın (aşçı) ve maymunun (annesi) olduğu, tüm
yolculuk boyunca sandalda yalnız olduğu saf acı dolu bir hikaye.
Kaplanlı ve kaplansız her iki hikayede de
gemi batmış, ailesi ölmüş ve aylarca yalnız kalmış olması, çektiği acılar
değişmiyor. Sonuç aynı olmasına rağmen siz hangisini seçerdiniz sorusuna yanıt
olarak Kanada’lı yazar “Kaplanlı hikaye” deyince yetişkin Pi “Tanrı da böyle
isterdi” diyor. İnsan yiyen etobur bir ada, alev alev yanar gibi görünen gün
doğumları, fosforlu sular, dev balinalar, ehlileşmeyen ama eğitilebilen kaplan
aslında “din” kavramını sembolize ediyor. Nasıl ki Yunus denizin ortasında bir
balinanın karnında yolculuk ettiyse, Pi de aynı şekilde bir kaplanla aynı
sandalda seyahat ediyor. Sizi Tanrı’ya inandıran bir araç olarak. İnsanın
canını acıtan gerçekleri daha dinlenebilir ve daha yüce bir varlığın
gerçekliğine inandırabilir kılarak.
Oysa yetişkin Pi’nin anlattığı ikinci
hikayede önce Japon genci yiyen sonra annesini öldüren aşçıya engel olamayan
genç Pi’nin suçluluk duygusu, pişmanlığı, hayatta kalmak için bir şeylere
tutunma çabası, umutsuzluğun çaresizliği insanı isyana götüren bir hikaye.
Denizin ortasında fırtınada bir gün ellerini gökyüzüne kaldırıp “Daha ne
istiyorsun? Her şeyimi aldın” diye Tanrı’ya isyan eden Pi, Tanrı’nın varlığına başkaldırmaktadır.
Babasının sahip olmasını istediği aydınlık da aslında buradadır. Pi zamanında
her dininin uygulamalarını denemiş ama kendi içinde hiçbirini tam olarak
benimseyememiştir. Oysa okyanusun ortasında en çaresiz anında cevap alamamak umut
duyulacak bir Tanrı’nın gökyüzünde değil kendi içinde olduğu gerçeğine
inandırır ya da aslında Tanrı olmadığına. Bunu film kesin bir dille anlatmıyor
ama Pi’nin yolcuğun sonunda ışığa erdiğini görüyorsunuz.
Pi ışığa ermeden önce Tanrı’ya isyan eder
ve sonrasında “Teslim oluyorum” der. Birçok felsefede insanın ne kadar zor,
boğucu olursa olsun içinde bulunduğu koşullardan özgürleşmesi için önce “teslim
olması” gerekmektedir. Pi hayat mücadelesi verdiği aylar boyunca aslında
koşullarla, içsel olarak içinde bulunduğu durum ile savaşır. Oysa fırtınada
teslim olarak koşullara boyun eğer. İçsel aydınlık için teslim olmak ilk
şarttır.
Daha sonra gündüz tatlı suya sahip birçok lütuf verip, geceleri hepsini alan suları asidik, etobur bir
adaya düşer. Burada artık teslim olan Pi dünyanın aldatıcı betimlemesini simgeleyen
adada sonsuza kadar kalabilir. Ama o zaman asla gerçeğe ve aydınlığa
ulaşamayacaktır. O ise aldatıcı güzelliklere kanıp gününü kurtarmak yerine
hayatı pahasına gerçeğin peşinden gitmeye karar verir.
Hikaye boyunca sandalda kendisi ile
yolculuk eden kaplan aslında egosudur. Sufilere göre “nefis”. Filmin kilit
noktalarından birisi de Pi’nin kaplan için “onu evcilleştiremezsiniz ama eğitebilirsiniz”
dediği sahne. Burada aslında alegorik bir şekilde kaplandan değil nefsinden
bahsediyor.
Günden güne kaplan da nefsi de (nefsi, egosu, hayat hırsı ne
derseniz deyin) zayıflıyor. Öyle ki kurtulduğunda aslında kurtulmak eskisi
kadar umrunda olmuyor Pi’nin. Daha çok aralarında bir bağ olduğuna inandığı
kaplanın arkasına bakmadan ormana gidişi, onca zamandır Tanrısal bağ gibi
içinde tutunduğu tek taraflı dostluğun kendisini terk edişi onu yıkıyor. İnsan
kendisini yok edebilecek bir şey olan egosuna aslında hayatta kalmak için
ihtiyaç duyar ama egosunun insana ihtiyacı yoktur. Hayatta kalmak için aylardır
tutunduğu tek şey, duyamadığı Tanrı’nın sesi yerine koyduğu kaplan onu terk
edince Pi belki de gerçekten ilk kez “yalnız kalmış” hissediyor ya da
egosundan, dünyevi hırslardan özgürleşiyor, aydınlığa ulaşıyor…
Gerçekten muhteşem bir filmdi... Başucu kitapları vardır ya hani, bu da öyle bir başucu filmi.. İzlemekten bıkmak mümkün değil :) Bu yazıyla bir kez daha izleme isteği uyandı :)
YanıtlaSilİzlediğimde, sonundaki ikinci hikayeden dolayı içimin burkulduğu ama hikayenin zorlayıcı şartlarından dolayı kafam karmakarışık ve düşüncelere dalmış, filmin görselliğinden dolayıda acayip keyif aldığım bir filmdi. Sen filmi çok güzel tahlil etmişsin... Bende kaplan hikayesine inanmak istedim. Çünkü bu hikayede ilahi bir gücün varlığına inanman kolaylaşıyor. İkinci hikayede ise varlığı sorgulama hissi uyanıyor içinde maalesef. Çünkü insanın insana yaptığı eziyeti kabul edemiyor insan ve bunu görüncede sığınacak bir yer bulamıyor. Ama insanın başına ne gelirse gelsin önce inandığına teslim olmak sonuca ulaşmanın anahtarıdır belki de...
YanıtlaSilnasıl da seviyorum senin anlatımını. dün akşam burakla izleyelim diye konuştuk zaten, şimdi daha da sabırsızım.
YanıtlaSilGüzelciğim, çok etkilendim anlatımından.Yarıyıl tatilinde izlemek istiyorum.Niye tatilde, malum; çocuğu olan anne de yarıyıl tatilini hak eder ve başka da fırsatı yoktur aslında:)Teşekkürler paylaştığın için.
YanıtlaSilgiz, öyle güzel anlatmışsın ki masal okur gibi okudum ve hemen listeme aldım bu filmi, aslında geçen hafta sinemaya gittiğimizde bu filmi görüp hiçbir fikrim olmadığı için girmediğime pişmanım şuanda... Pi'nin, kurtulduğunda aslında kurtulmak eskisi kadar umrunda olmuyor ya hani, çoğu zaman çok istediğim bir şey için o yolda verdiğim mücadele istediğim şeyin önüne geçiyor benim de, elde ettiğimde ben bile şaşıyorum "bunun içinmiydi" diye...olunca, egomda beni bırakıp gidiyor demek ki... ağzına sağlık, sen bunu daha sık yap, şuan bir sinema dergisi okumuş gibiyim...
YanıtlaSilUzun zamandır en severek izlediğim filmlerden biri. Ancak kitabı okuyanlardan aldığım geri bildirimler aslında filmin kitaba göre çok yetersiz kaldığı yönde. Benim eleştirim ise, vermek istediği ana düşüncenin upuzun filmin sonunda kısaca oldu bittiye gelmiş gibi olması yönünde..Ancak yine de tam anlamıyla görsel bir şov.. ve tabi ki izlenmeli: )
YanıtlaSilÇok güzel anlatmışsın benimde son zamanlarda izlediğim ve hayran kaldığım masal tadında bir filmdi paylaşımına sağlık :)
YanıtlaSilharika bir film...ama yorumunuz da onun kadar güzel olmuş...tam da hissettiğim gibi..
YanıtlaSilGizemcim, bu postunu gec gordum, kusura bakma : ( Bir cirpida okudum ve cok cok begendim. Filmi ne guzel analiz etmissin, pek cok elestirmenin yazisindan cok daha iyi kaleme almissin. Cidden sen kendi kitabini yazmalisin bir gun, seni bir kez daha cooook takdir ettim, BRAVA benim gonlu ve kafasi da disi kadar guzel olan arkadasima : ) Bu arada film de gorsellik muthis otesiydi, senin sectigin gorseller de cok hosuma gitti, ozellikle 3. olani ( 1. de olabilir ) afis olarak bulup cerceveletip oglumun odasina asmak istiyorum : )
YanıtlaSilmuhteşem bi filmdi tatlım, dine bakış açısı, sık sık verdigi gizli mesajlar, insan-hayvan ilişkisi görünümlü insan-insan ilişkileri anlatımı,.. herşeyiyle büyüledi beni. film bittiginde resmen Pi'nin yerinde ben vardım!
YanıtlaSilve aslında hayvandan gerçek dost olmayacagını, onların asla insanlar gibi duygusal olamayacagını, bu tür şeylere cok fazla kendimizi kaptırmamamız gerektigini de bize göstermişler.. benim biçok sahnede aglamamak icin bogazım dügümlendi, filmin sonundaysa şakır şakır agladım:) arz ederim :)
çok etkilendiğim bir film oldu benim de... Tek sefer değil bir dahaki izleyişimde daha net ,ayrıntıların göze çarptığı ayrı bir zevkle film arşivinde insanın kesinlikle bulundurması gereken harika bir yapıt olmuş, sen de çok güzel özetlemişsin canım çok beğendim
YanıtlaSilhtpp://yagmuryucel.blogspot.com
Az önce bu güzel filmi izledim ve hemen ardindan senin yazina rastladım Giz :) güzel tesadüf! :)
YanıtlaSilÇok güzel özetlemişsin filmi, gerçekten görsel bir şölenin yanı sıra birçok şeyi sorgulama ihtiyacı da duyuyor insan...
filme henüz gidemediğim ve en kısa zamanda gitmeyi planladığımdan postunu filme gittikten sonra okumak üzere hafızaya aldım:)
YanıtlaSilsevgiler:)
Filmdeki felsefe,bakış açısı gerçekten etkileyiciydi Gizem'cim..
YanıtlaSilBiz sanırım 2 hafta kadar önce gitmiştik!
Büyülendik :))
Dine ve insanın içindeki egoya yaklaşım tarzı inanılmazdı!
Benim en çok etkilendiğim sahnelerden birisi;
babasının hayvanlarla ilgili açıklama yaptığı kısımdı..
Pi babasına;
"Hayvanların da ruhları var..Richard Parker'ın gözlerinde ruhunu gördüm" dediğinde
aslında o gözlerde gördüğünün kendi ruhu,sevgisi olduğu cevabını almıştı!
Görsel açıdan film zaten inanılmaz..
etobur ada,ışıl ışıl yanan deniz anaları ve balıkların yaptığı şov :))
Her bir anı ayrı güzeldi!
Tavsiye olunur (şu an bunu okuyan tüm okuyuculara :)
www.roomsgardens.blogspot.com
Henüz izleyemediğim bir film bu ama aklımda ve senin yorumundan, aktardıklarından sonra mutlaka sinemada izlenmeli diye düşünüyorum. Belli ki manevi duyguları derinliğine işleyen bir film.
YanıtlaSilDestansı bir filme, destansı bir anlatım dilli kullanarak o kadar güzel anlatmışsın ki Giz'im, teşekkür ederim:) Öpüyorum seni...
filmi 2 hafta önce izledim, şimdi burada senin kaleminden okumak da ne iyi geldi. cunku izlerken ben bu kadar kritik yapamamıştım filmden sonra da acıkcası sahneler biraz uctu gitti. tekrar izlemeliyimm kesinlikle bu yazından sonra gorsellikten cok detaylara takılıcam=)
YanıtlaSilÇok sevdiğim İki arkadaşımın önerisi üzerine izlediğim bu güzel filmin,Gördüğüm en güzel görüntülere sahip film olduğunu söyleyebilirim.Özellikle gece görüntüleri, geçişler tarifsiz. Daha sonra filmi kafamda bir senin gözünden canlandırınca, Sana mı filmemi daha fazla hayran oldum emin değilim, ayrıca filmde anlatıldığı gibi gerçekten hayvanlarında ruhu varsa bence kaplan en iyi ikinci aktör ödülünü hakkediyor:)
YanıtlaSilGazeteci Pi'ye inandığı dini sorarken, Pi'nin söylediği bir söz çok hoşuma gitti ; 'İnanç pek çok odası olan bir evdir'.
Filmden aklımda kalanlar:
Tayvanlı yönetmen Ang Lee filmi 4 yılda tamamlamış!
Hindu dininde 33 milyon Tanrı(Avatar) varmış!
Bir kaplanın zorda kaldığında yüzebildiğini öğrendim.
Film Hindistan ve Tayvan'da çekilmiş.
Filmin büyük bölümü Tayvan’da eski bir havalanında kurulu dünyanın en büyük dalga tankında çekilmiş
Fransız aktör Gérard Depardieu'nun rolü kısa, kendisi ‘The Chef' yani aşçı rolünde.
Bende aldım kardeşlerimi gittim filme harikaydı gerçekten de zaten daha vizyona girmeden görmek istediğim filmler arasındaydı ve bu yazdığın yazıyla birlikte her şey tek tek oturmuş oldu bayılıyorum bu film ve kitap yorumlarına <333
YanıtlaSilUzatmicam: Senin harika anlatimindan sonra etkilendim, hemen gidip izledik, bayildik!
YanıtlaSil("Kolonyayla zor ayilttilar" gibi bir igrenclik yapmak geldi simdi icimden. Yapmisim bile. Iyyk.)
Cok öptüm Gizem'cim:)
ne de güzel anlatmıssın kucuk noktaları bırlestrmıssın
YanıtlaSilÇok beğendim filmi.. Tekrar tekrar izleyebilirim..
YanıtlaSilBen bu kitabi okudugumda meditasyon egitimini birlikte aldigim arkadasim ile uzun uzun uzerine konusmus ve teslimiyet duygumuzun gelismesi icin ciddi bir yol almistik.. Tabi kucuk prens sonrasi benim icin en degerli kitap olmustu Pi'nin yasami.. Filmini izleme sansi bulacagimi ogrendigimden beri de ciddi bir heyecan ile beklemistim vizyona girmesini.. Suan film sonrasi okudugum en iyi analizi kaleme aldigini goruyorum.. Gec okudugum icin uzgunum ama atlamamis olduguma da cok sevindim.. Bu muthis icsel seruveni bu kadar dogru algilamis olan sansli azinliktan oldugunu bilmek beni cok mutlu etti ! Seni seviyorum bebeimm ! :)
YanıtlaSilMasalsı uzun yıllar unutulmayacak hoş bir tat bırakan filmlerdendi.
YanıtlaSilHer sahnesini hayranlıkla izledim ama sizin anlatımınız eğer izlemeseydim kesin izlettirirdi. Filmin yorumunu inanılmaz güzel anlatmışsınız.
Çok hoş bir anlatım olmuş..Filmden ben de keyif aldım
YanıtlaSilBen filml izledigimde bu kadar etkilenmemistim. Cok guzel anlatmissiniz, beni aydinlattiniz. Tesekkur ederim.
YanıtlaSilben ızledım ve baylıldım boyle fılmler hep arsıvımdedır belkı bır yıl belkı bır sure sonra tekrar ızlenmek ve atlanan yerlerı farketmek adına...sahaneeee..sevgıler
YanıtlaSilHala izleyemedim, meraktan çatlayacağım galiba :/
YanıtlaSilFilmi bugün izledim ve film bittiği zaman ekrana 5 dakika daha baktım belki mucize olurda devam eder inanılmaz bi kalite ve kurgu,, sizin Yorumlamanız da üstüne şekerleme gibi geldi çok keyif verici bi yazı olmuş.. Saygılarımla !
YanıtlaSilgerçekten zevkle izlenebilecek bir yapıt.
YanıtlaSiltespitler muhteşem olmuş. tebrikler
YanıtlaSilFilmi yeni izledim ve film hakkında Google'de araştırma yaptım bu sayfayı buldum yazıyı okudum inanın aklım bu şekilde ayrıntılı yorumlamadı ama bu yazıyı okuduktan sonra her şey tam olarak açığa kavuştu yazanın aklına ve ellerine sağlık, filme gelecek olursak film tek kelime ile MUHTEŞEMDİ, daha fazla söze gerek duymuyorum izlemeyen varsa ŞİDDETLE TAVSİYE EDİYORUM İZLESİN. (bu yazıyı siteme ekleyeceğim kaynağında bu site olduğunu açık bir şekilde belirteceğim.)
YanıtlaSilfilm çok güzeldi , merak ettiğim aklımda kalan bazı konular vardı , yazınız ile aydınlandım teşekkürler
YanıtlaSilgüzel bir yorumlama olmuş, ama "insan yiyen ada"nın "aslında" ne olduğunu tam olarak anlatmamışsınız. spoiler vermemek adına mı böyle bir şey yaptınız bilmiyorum. ama o "ada"nın aslında "ne" olduğu çok açık.
YanıtlaSil