Soğuk Bir Kış Günü
Bugün İstanbul çok soğuk. Kar yok ama kokusu havada. Camı aralayıp burnumu her uzatışımda nefesim beyaz buğu halkaları olarak yayılıyor. Soğuk, parmaklarımın ucunu ısırıyor. Kısa aralıklarla pencereyi açıp havayı içime çekiyor sonra hemen kapatıyorum. Karlı bir İstanbul masalını yaşamayalı çok oldu. Şehri beyaza boyayan kar inatla gelmiyor. Bir yağsa hava ısınacak, bu şekilde kuru soğuk insanın içine daha bir işliyor.
Dün koşturmacalı bir gündü, iş görüşmesi, işe dönüş, oradan eğitime gidiş, sonrasında yemek & sinema derken iyice üşüdüm. Sabah biraz halsiz uyanınca her yerde kol gezen gribe yakalanmamak için evde kalmayı seçtim. Cana gelmek için portakal sulu güzel bir kahvaltı ettikten sonra masama yerleştim. Bu ayın başında elime aldığım “Sakın Kımıldama”yı okudum biraz, sonra müthiş eğlenceli bir çizgi roman olan “Dylan Dog”dan bir bölüm bitirdim. Marketing’i çok başarılı olarak anlatan “Mad Men”den bir bölüm izledim ve Güven Borça’nın “Bu Topraklardan Dünya Markası Çıkar mı?” adlı kitabına dadandım. Uzun zamandır aklımda olan yeni bir tarif denedim ve geri dönüşüm temalı bir moda konusunu (Çöp (M)adam) araştırdım. Beni eve hapseden soğuk sayesinde renkli ve eğlenceli bir gün geçirip bu sabaha kıyasla yeni bir şeyler öğrenmiş olduğumu düşününce günü artıda, kendime değer katmış olarak bitirdim.
İçimden ne mutlu Giz' e dedim :)