Şirince’nin
şirin sokaklarını nicedir gezmek istiyorduk. Kısmet bu seneyeymiş. Marmaris
tatilimizin dönüşünde yolu uzatmayı göze alarak Selçuk’a saptık. Kıyamet
efsanelerinden tanıdığımız bu küçük Rum köyünü yakından görmek, taş binalarını
fotoğraflayıp lezzetlerinden tatmak, tatilin bitişinin yarattığı üzüntüyü biraz
olsun azaltacaktı bizim için.
Şirince
Köyü’nün girişinde sarı papatyalardan yapılmış taçlar ve köy ahalisinin
el emeği bez bebekler karşıladı bizi. Pulları deniz kızı gibi ışıl ışıl,
gölgede bile parlayan küçük bez bebekler birarada bir tablo kadar güzeldi.
El
örmesi patikler, şallar, bez elbiseler Şirince Köyü’nün doğal güzelliğine ait
birer parçaydılar sanki. Köy halkının yaşayışını, kültürünü yansıtan, oradan
bir Şirince hatırası alıp evlerinde baktıkça yaşatmak isteyenler için yapılmışlar
izlenimi verdiler bana…
Uzaktan
yeşilliklerin arasından köy yapılarını görünce adımlarımızı hızlandırdık. Köy
merkezine doğru ilerledikçe çeşit çeşit şarap dükkanları ile karşılaştık.
Şirince’nin nesi ünlüdür derseniz eğer, enfes meyve şarapları, leziz zeytinyağı
ve nar ekşisi, kokusu tadı damağınızda kalan dağ kekiği, mis gibi tarhanası ve
doğal kalıp sabunları ilk aklıma gelenler :)
Yaşadığımız
yerde organik olduğu için iki katına aldığımız meyvelerin “organik” versiyonu
burada kasa kasa satılıyor. Hem de kasası 1.5 TL’ye :)
Taş
evlerin yanından geçerken uzansanız yaşanmışlığın izlerine dokunabilecek gibi
hissediyorsunuz. Güneşin değdiği tozlu sokakları adımlayarak daha da tepelere
tırmanıyoruz.
Karşımıza
“Teras Evler” adında bir butik otel çıkıyor. Köyün tepesinden manzara
o kadar güzel ki, girip odalara bakmak ileride kalmak üzere bilgi almak
istiyoruz. “Teras Evler” köyün etnik konsepti ile uyum içerisinde
dekore edilmiş, çoğunlukla yabancılara hizmet veren bir otel.
Oda değil ev
kiralıyorsunuz ve bu evlerde 6 kişiye kadar kalabiliyorsunuz. Ev size tahsis
edildiğinden 2 kişi olarak evi tutarsanız günlük 350 TL, 2 kişiden fazla
tutarsanız her kişi için ek 40 TL ödüyorsunuz. Taş odaya adımınızı atar atmaz
klimadan daha serin biz hava çarpıyor yüzünüze. Antika koltuklar, şömine, yerde
etnik kilimler var. Banyosu bile eski görünümlü ancak oldukça temiz ve güzel.
Antika konseptini bu otelde yaşıyorsunuz, büyük mavi duvar aynası, eski
karyola, avize gözlerinizi kapasanız sizi Cumhuriyet dönemine götürebilir.
“Teras Evler” otelin bahçesinde manzara o kadar muazzam bir keyif ki,
zümrüt yeşiller arasında küçük legolar gibi birleşmiş kiremitleri izlerken
içiniz huzurla doluyor.
Otelden ayrılıp köyün sokakları arasında
tekrar gözden yitiyoruz. Fotoğraf makinesini elime alıp ikiz kardeşime papatya
tacı ile modellik yaptırıyorum :)
Kah Huzur Pansiyon’un tabelası önüne, kah
yeni kesilmiş kütüklerin ve pembe zakkumların önünde poz veriyor bana.
Esrik esen bir rüzgar gibi sokaklarda
dolaşarak merkezdeki çarşıya ulaşıyoruz. Aşağıdan bakınca tepedeki evler de bir
başka güzel gözüküyor gözümüze.
Şirince’nin her köşesinde sandıklar
üzerinde köy haklının el emeği bez bebekler var. Hepsi birbirinden farklı ve
güzeller. En çok kedili olanları seviyor bir tane kendime bir tane de Missi’me
alıyorum :)
Merkezdeki çarşıda köy halkının
tezgahları yer alıyor. Herkes satacağı şeyleri getirmiş, çoğunlukla kadınlar
var. Şirince köyünün halkı o kadar girişken ki kadınların nazik ısrarları
karşısında şaşırıyorsunuz :)
İyiden iyiye acıkınca bir yemek yiyecek
bir yer arıyoruz. O esnada girişte mavi beyaz kareli örtüsü beyaz ahşap dekoru
ile aklımızın kaldığı “Cici Şirince Mutfağı”na oturuyoruz. Gözümüzün gördüğü her
şeyi canımız çekiyor :) Mantı, çöp şiş, gözleme, kabak çiçeği dolması ve
patlıcan ezmesi söylüyoruz.
Yediğim en güzel gözleme, köylü kadınlar gözümüzün önünde açıyorlar. Bir daha bir daha sipariş
ediyoruz :) Mantısı da leziz ancak soğuk geliyor. Çöp şiş de çok güzel minik
minik dizili etler tazecik. Tam otururken blog dünyasından çok sevdiğimiz
Iconic Mouse instagramdan “CiciŞirince Mutfağı”nda yemeden gelmeyin diyor. Biz
doğru yere oturmuş olmanın mutluluğu ile mekan sahibine Pınar’ın selamını
iletiyor, sıcak bir sohbete başlıyoruz. Şirince’nin insanları da çok şirin,
içtenler.
Cici Şirince Mutfağı’nın işletmecisi Yıldan
bize şarap için Kaplankaya’yı tavsiye ediyor, yola çıkmadan meyve şarabı almak
üzere son bir kez duruyoruz.
Kaplankaya’da dükkan sahibi çok nazik bir
şekilde karşılıyor bizi. Şaraplarla ilgili sorularımızı içtenlikle yanıtlıyor
ve tadım için ufak kadehlerle ayva, şeftali, böğürtlen şarabı sunuyor. Alkol
tadını aldığımız içkileri pek fazla tercih etmediğimizden ve burasının tüm
şaraplarında meyve tadı ön planda olduğundan tatlarına bayılıyoruz.
Özellikle spesiyal bir şarapları var ki sangria tadında. İçerisinde tarçın ve çeşitli meyveler var. Sıcak ayrı, soğuk ayrı güzel tadı. Şarabın yapıldığı üzümden de tadıyoruz, pazarda satılan üzümlerden o kadar farklı ki tadı. Şarabın nasıl bu kadar lezzetli olduğunu anlıyoruz.
Ertesi gün işe gidecek olmamıza rağmen
Marmaris dönüşü eve varışımızı 3 saat geciktiriyoruz belki ama yeni bir yer
daha keşfetmenin heyecanı, mutluluğu ile tatilin bitişinin hüznünden eser
kalmıyor… Yılan gibi kıvrılarak uzayan yemyeşil virajlı Selçuk yollarında
yüzümüzde kocaman bir gülümseme ile yolculuğumuza devam ediyoruz…
Bu şirin köyü senin masalsı anlatımınla okumak ayrı bir keyifti canım ama bir pazartesi sabahı bir kez daha orada olma hissini derinden uyandırdığı için içimi hafiften bir sıkıntı da kaplamadı değil :)) Şirince şarapları alkol sevmeyen ben için bile harika bir tattı.
YanıtlaSilMasalsı bir yer orası. Ege'nin Sofrası'nda yediğim kahvaltıyı hala unutamıyorum..
YanıtlaSilVery nice pictures!
YanıtlaSilhttp://beautyfollower.blogspot.gr/
Cennetten bir köse gibi, sen de icinde peri kizisin!
YanıtlaSilmissin seni yer biliyorsun değil mi ? <3
YanıtlaSilnasıl severim şirinceyi. ve nasıl da burnumda tüttü yazınla.
o sokaklar aldı götürdü beni yıllar öncesine, çok güzel bir paylaşım teşekkürler
YanıtlaSilneden duygulandim okurken.. Bitmesini de istemedim sanki.. Harika bir kacamak olmus ve yolu uzatmaniza cok degmis tatlim.. 3 saat dinlenme payinizdan calip kesinlikle hayatiniza katmissiniz.. Cok cok severek okudum ve su an gideceginiz hafta sonu kacamagi icin cidden cok uzuldum ! keske o hafta sonu Alper Istanbul da olsa da biz de katilabilsek.. (evren beni duy) !
YanıtlaSilHeyooo! Sirince ve bir "Giz-Postu", mükemmel bir kombinasyon!:)
YanıtlaSilUzun yillar evvel arkadaslarla gitmistik Sirince'ye ve ben o gün deli gibi asik olmustum o adi gibi sirin köye.
Ve o gün dedim ki icimden, "bir gün buraya mutlaka birdaha gelecegim, insallah sevdigim, asik oldugum kisi olur yanimda, onunla gelmek nasip olur insallah" (her güzel bir yerden gectigimde kezban gibi sevdigi kisiyle gelme hayallerim olurdu o siralar hep, heyallaamyarabbim):)
Bu sene TR'ye gittigimizde mutlaka ugrama hayallerimiz vardi ama gerceklestiremedik maalesef, nikah falan derken yogunduk, Ege'ye ugramaya vakit kalmadi. O harika saraplarindan alacaktik, o harika gözlemeden yiyecek, bir gececik de olsa kalacaktik orada...kismet degilmis bu sefer. Ama birdahaki tatilde insallah!
Nasil heyecanlandim "Sirince" basligini görünce anlatamam, okurken "nolur bitmesin, nolur bitmesin daha" diye diye okudum:)
Ben Almanca blogumda, Alman arkadaslara, bizlerle ve ülkemizle ilgili güzel ve ilginc seyler ve yerler tanitiyorum zaman zaman. Sirince'ye kendim henüz gidemedigim icin yakin zamanda (ilk defasindan pek blogda göstermeye deger fotolar yok maalesef, hem dijital yoktu ozamanlar) senin bu resimlerinden bir demet sunmak ve tanitmak isterim, bahsetmek isterim, eger müsaden olursa tabii Giz'im (cünkü senin fotograflar en güzelleri tanitmak icin) ve tabii ki de senin blog adresini veririm - benim jenerasyonun demode deyimiyle "e herild yane"!:) -
Daha öncesinde, türk dügünleriyle ilgili bir yazi dizisi yapmistim ve burada türk dügünlerinin imaji pek iyi degildir, o yüzden son bölümde senin dügün postunun linkini verip "bakin, BÖYLE türk dügünleri ve BÖYLE gelinler de var Türkiye'de, yaaaa!" demistim, bayilmislardi!
Bidakka...bu yorum cok pis mi uzadi bana mi öyle geliyo? Uyudun(uz) mu?
Neyse, tamam bitti , hadi daalin!
Ellerine, kollarina,(hepinizin) emegine saglik Giz'im, kucakliyor ve öpüyorum.
Ve seviyorum seni KADIN!! :)
ŞİRİNCEDE OLMAK VARDI ŞİMDİ..
YanıtlaSilAhhh ahh işte ben de Ege'nin şirin mi şirin ilçelerinden birinden koptum geldim. Karpuzun tanesinin 50 kuruşa satıldığı yerlerden birinden.
YanıtlaSilBaştan sona etkiliyor ve çok güzel bir öykü Sevgili Giz, tıpkı sen gibi.Çok sevdim.Sevgiler.
YanıtlaSiltam keşke instagramda denk gelseydi de cici şirince mutfağında kabak çiçeği dolması yiyin deseydim diyordum kiii, birden gözlerim döndü :))
YanıtlaSilBöğürtlen ve şeftali şarabını mutlaka stok yapıpda götürseydiniz
gerçekten çok lezizdirr
şirince güzeldir de o yokuşlu virajlı yolu bana çok ağır geliyor :)
ama kesinlikle herkesin görmesi gereken bir yer...
vaktiniz olsaydı selçuk efesi da gezseydiziz keşke...
sevgiler
Gizemcim İzmir'de ki evimiz Şirince'ye 40 km uzaklıkta o nedenle hemen hersene ziyaret ederim.Eskiden çok daha güzeldi.Şimdi o kadar kalabalık ve yoğun oluyor ki özellikle bayramlarda bunaltıyor...
YanıtlaSilSanıyorum siz sakin zamana denk gelmişsiniz ne iyi olmuş yoksa mümkün değil sokaklarda rahat fotoğraf alabilmek.
veee kabak çiçeği dolması diyorum:)))
Harika görseller için teşekkürler...Ebru
canım ne güzel huzurlu fotoğraflar. biz de şirince de şarap aldığımız yerin yönlendirmesiyle Cici'de yemiştik. yoğurtlu biber kızartmasının tadı hala damağımdadır. bir de kabak çiçeği dolması :)Saatlerce ne var ne yok yemek istemiştik.
YanıtlaSilne güzel anlatmışsın canım, fotoğraflara da bayıldım
YanıtlaSilhtpp://yagmuryucel.blogspot.com
yaaaaa bu nasil guzel bir post olmus hep gitmeyi iztedigimiz bir yerdi ve ayenizde istahimiz biraz daha kabardi :) Her gezi postunuzu merakla okuyorum guzellikler opuyorum ikinizi de <333
YanıtlaSilMerhabalar;
YanıtlaSilBlogunu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.
1113. takipçin benim.
Bana da gelirsen sevinirim :)
İyi Bayramlar
Sevgiler
http://whiteglaze.blogspot.com
her bir resimde ayrı ayrı hayallere dalarak kendıme sordum ben nıye boyle mukemmel yerleri görmedim diye sonra cevap geldi işimden dolayı sıkıntdan kendimi el ülkelerine atyrmusum ama bu güzel resimleri bir benjamıne gösterip iki güncük kaçamak yapabılırız belkı tesekkurler cekenın ve poz veenın emegıne saglık Ç:
YanıtlaSilYerin sirinliginden cok fotograflar ve oyku beni daha fazla etkiledi. Okurken hic bitmesini istemedigim yayinlardan biri..Pazarimiza sirinlik kattin sevgili Giz :-) mutlu pazarlar
YanıtlaSilmerhaba, gezinide yazınıda pek beğendim :) bende gezdiğim gördüğüm yerleri paylaşmayı çok seviyorum. bana da muhakkak beklerim :) bu arada takibindeyim. sevgiler..
YanıtlaSilbeauthingsforme.blogspot.com
Böyle yazıları sonbaharda okumamalıyım ! Hele ki Ege aşığı olup Karadenizde yaşıyorsam hiç okumamalıyım....
YanıtlaSil