Budapeşte çoğu
insan için Prag ve Viyana turunun 3. ayağı, daha gösterişsiz, daha mütevazi ve
tek başına gidilmesi düşünülmeyen bir şehirdir. Ben biraz da bu sebepten bu
şehri hep biraz daha merak etmiş, hep daha saklı kalan güzelliklerini gidip
kendim bulmak istemişimdir. Bazen bir sokak kenarında açmış lila çiçekler, bazen
bir kilise duvarındaki işlemeler, bazen de geleneksel tatlar size ziyaret
ettiğiniz şehri sevdiren, başkalarının gözünden farklı olarak güzelliklerini
yaşatan detaylar olabilir. Benim gözümden Budapeşte’yi görmek isteyenler için makinem elimde sokaklarında
dolaşırken çektiğim kareleri paylaşıyorum :)
Budapeşte'de 3 Gün.
Bir masal
kalesini andıran Balıkçı Tabyası’nın sütunları arasından uzaklarda Parlamento
Binası’nı görmek bile başlı başına Budapeşte’yi sevmem için yeterdi.
Serin, güneşli
havada ipi kopmuş uçurtmalar gibi başı boş dolaşmaya başladık.
Rengarenk legolar
gibi iç içe geçmiş kiremitleri ile Matyas kilisesinin çatısı gerçek dışı bir
güzellikteydi. Gül pencerenin önünde durup içine girdik.
Turuncu yeşil işleme
renklerin güzelliği hiçbir kilisede olmadığı kadar etkiledi beni…
Aslanlı bronz
heykelleri siper alarak bu güzelliği fotoğrafladım.
Eski şehrin
sokaklarını keşfe çıkıp kimi zaman tarihi bir çeşmenin, kimi zaman eski
binaların önünde durup tarihi dokunun güzelliğini seyrettik…
Eski şehir, eski adıyla Buda’da dolaşırken
Pest – Buda isimli sevimli restoranda oturduk.
Macar mutfağının son derece
lezzetli olduğunu keşfedip, paprikalı sosu ile tavuğuna hayran kaldık!
Issız, dar bir
sokağın sonuna kadar yürüdük..
Sonbaharın
geldiğini henüz duymamış çiçeklere selam verip yanından geçtik :)
Michelin
yıldızlı bir restoranın önünde durup rezervasyon için şansımızı denedik. Yer
bulamasak da, Alabardos’un masalarına bir göz atıp görsel güzelliği ile
yetindik.
Cafe New York ve Cafe Gerbeaud’un tarihi dokusunda zaman yolculuğuna çıkıp, yılların
yaşanmışlığını içimize çektik…
Bir Macar hediyelik eşya dükkanının renklerine kapılıp dakikalarca vitrinini izledik...
Parlamento
Binası’nı gece Balıkçı Tabyasının sütunları arasından parlayan ışıkları ile
izledik.
Eski şehirde 21
adlı bir restoranda bugüne kadar yediğimiz en güzel ördeği tattık.
Sokaklar iyice
ıssızlaşınca, sadece adımlarımızı duyarak yürürken gözlerimizi kapayıp açınca,
kendimizi 100- 200 yıl öncesinde yaşıyormuş gibi hissettik…
Lordlar Sokağı’nda
yer alan Labirintus adlı doğal yer altı oluşumunda gerçek bir labirentin içerisinde olduğumuzu
hissedip kaybolduk. Sisli mağaraları, daracık koridorları, tavandan akan sıcak
su kaynağı, ıslak mahzenleri ile insanı
ürküten labirentte uzun süre geçirip, bal mumu heykeller ile son ses klasik müzik dinletisinin ortamın
korkunç havasına ne kadar yakıştığını fark ettik…
Szent İstvan
Bazilikası’nın en tepesine çıkıp bulutlara göz kırptık.
Bir salyangozun
kabuğu gibi dönen merdivenlerden başımız dönerek indik…
Parlamento
Binası’nı ziyaret edip, “politika yapan” insanların oturduğu parlak, cilalı
sandalyeleri, şaşaalı işlemeleri, kırmızı halılı koridorları inceledik.
Bir gül gibi külaha
konulan İtalyan dondurmasını yemeye kıyamadık ama sonra erimesin diye yedik :)
Sonbahar güneşi
üzerimizde parlarken Matyas Çeşmesi’nin önünden geçip Kraliyet Sarayı’nı ve Macar Ulusal Galerisi’ni ziyaret ettik…
Asma Köprü’yü
uzaktan görüp parkın içerisinden aşağıya inip, Pest kısmına Tuna nehri üzerinden yürüyerek
geçtik.
Karşımıza çıkan bir kiliseden gelen ilahi sesine kapılıp, inançla söylenen müziği dinlemek için içeri girdik...
Budapeşte'yi adım adım yürüyerek, insanların arasına karışıp yaşayarak, yavaş yavaş sindirip, gün doğumunu, gün batımını izleyip içimize çektik ve tüm güzelliklerini zihnimize kazıdık. Ziyaret edeceklerin de, kimseden etkilenmeden, boş bir sayfaya yazar gibi yaşayıp anılarını biriktirmesini öneriyorum, zira aradan zaman geçip de dönüp bakınca en güzeli bu şekilde oluyor...
gerçekten harika bir post olmuş sanki bende orada sizinleydim gibi..
YanıtlaSilellerinize sağlık
Çok teşekkür ediyorum beğeniniz için :) sevgiler...
SilGizemcim bu postu bekliyordum çünkü budapeşteyi çook severim senin hsrika bir şekilde yansıtacağından ve keyifli anlarnı bizimle mükemmel şekilde paylaşağından kuşkum yoktu :) ah o parlamento binası saatlerce seyredilir değil mi...Çok güzel bir post olmus..
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum tatlım :) Budapeşte'yi biz de çok sevdik ve iyi ki gittik dedik, dönüp bakınca ben de en çok gece ışıkları ile ışıl ışıl parlayan Parlamento Binası'nı hatırlıyorum muhteşemdi gerçekten! :)
Silresmen seninle birlikte gezdim bütün sokakları, restoranları, kiliseleri. çiçeklere göz kırptım ben de yanlarından geçerken ve en çok da balmumu kadının bakışlarından etkilendim!
YanıtlaSilsenin anlatımınla, fotograflarınla her ülke, her şehir ayrı bi hayat buluyo bebegim. İyiki geziyosun, yazıyosun ve bizlerle de paylaşıyosun <3
Canım minik kuşum çok ama çok teşekkür ederim sizin gözünüzden de gezdiğimiz yerleri incelemek apayrı bir keyif oluyor. Abant'ta mesela o kadar şaşırdık ki Dehan'la farklı yerler gibi sizin gözünüzden bambaşka apayrı güzel bir Abant gördük :) gözünüze gönlünüze sağlık can kuşum :)
Silherkes farklı şekillerde geziyor aynı şehri. yeniden özledim
YanıtlaSilbudapeşteyi. biz kışın en soğuk günlerinde gezmiştik. avrupanın ortasında
savaştan yeni çıkmış bir şehir izlenimi vermişti bana. sokaklardki evsizlerin çokluğu,
fakirlik beni çok etkilemişti. seninle apayrı bir şehri gezdim..
En çok yaz sıcağında hatırlamayı sevdiğimizde Ağustos'ta gittik biz ama kışın da ayrı görmek isterim oraları, daha gri bir şehir karşılar eminim beni.
SilBudapeşte`yi çok güzel anlatmışssın Gizem`cim. Bir kere daha gidesim geldi :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler tatlım beğenin çok mutlu etti beni :)
SilAvrupayı özellikle Orta Avrupa'yı ve Fransa'yı görmeyi gerçekten çok istiyorum.Nedeni tamamiyle sizsiniz. Çok güzel fotoğraflar çekip öyle çok özendiriyorsunuz ki oralara gitmeye. Özellikle binalardaki sanatsal dokunuşlar çok hoşuma gidiyor. Ama tabi daha İstanbul'u bile görmemişken oralara gitmemiz biraz anlamsız olur herhalde:))Bütün güzel fotoğraflar için teşekkürler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum, bu şekilde ilham olabiliyorsak ne mutlu bize :) Her yerin kendine ait bir güzelliği var, dilerim gönlünüzden geçen tüm yerleri gezersiniz ve bizim izlerimiz size daha güzel hatıralar biriktirmek için bizim izlerimiz biraz olsun size ışık tutar :)) Sevgiler...
SilGiz'im harika bir anlatim, buyuleyici bir uslup; senin yazilarini okurken, o anlari kendim yasarmiscasina hissetmek tarifsiz bir zevk haline geldi benim icin... En sevdigim yazarlarin kitaplari nasil bitmesin diye ic gecirirken bir yandan da elimden kitabi birakamamam gibi bu postlari da okumak... Budapeste'ye gitmedim ama sanki o guzel resimlerle, duygularimi hava da ucusturdugun anlatiminla yasadim bende kendimce Budapeste'yi... Harikasin bebegim ;) xxx
YanıtlaSilEmilieee'm nası özledim seni anlatamam :) bu güzel sözlerini duyunca nası mutlu oluyorum, samimiyetin, bu güzel arkadaşlığın iyi ki var hayatımda bi tanem. Çok ama çok teşekkür ediyorum.. canımsın! :))
Sil1 ay yaşama fırsatım olmuştu Budapeşte'de yaz stajı yaparken Avrupa'da gördüğüm ilk sehir ve coooook severim o günlere 6 yıl oncesine gittim okuyunca
YanıtlaSilGiz hanım hem yazılarınız hem de çekimleriniz harika. Hepsi birbirinden güzel. Fotoğraf makinenizin ve lensinin modelini öğrenebilir miyim acaba?
YanıtlaSil