House dizisinden tanıdığımız Hugh Laurie’nin ilk albümü olan “Let Them Talk” New Orleans Blues şarkılarından oluşan bir seçki olarak karşımıza çıkıyor. Prodüktörlüğünü Joe Henry’nin yaptığı albüm Los Angeles ve New Orleans’da kaydedilmiş. Bilinen New Orleans şarkılarının muhteşem bir derlemesi olarak görebileceğiniz albümde tüm piyano ve vokallerde Hugh var.
9 Mayıs’ta Avrupa’da çıkan “Let Them Talk” Londra, Paris ve Berlin’de canlı performanslarla desteklenecek. Yanı sıra Hugh’un New Orleans’a uzanan müzikal yolculuğunu anlatan bir televizyon programı yapılacak. Albümde öne çıkan parçalar “You Don’t Know My Mind”, “Swanee River” ve“Let Them Talk”. Aynı zamanda Irma Thomas ve Sir Tom Jones’un seslendirdiği, Hugh’un vokal ve piyanoda bulunduğu şarkıları da çok beğenerek dinledim.
Hugh Laurie’nin albümünü kendi ağzından dinlemek gerekirse…
“ 1890’lerde Alabama’da doğmadım. Öğütülmüş mısır yemedim, ekin ekmedim ya da yük arabasına binmedim. Hiçbir çingene kadın ben doğduğumda anneme bir şey söylemedi ve peşimde iz süren bir av köpeği olmadı. Bu albümün size benim beyaz, orta sınıf bir İngiliz olduğumu ve açık olarak Kuzey Amerika’nın Güney'indeki mit ve müziğe hakkım olmayarak giriş yaptığımı göstermesine izin verin.
Eğer bu da size yeterince kötü gelmediyse, ben bir aktörüm: geçtiğimiz 10 yıl içerisinde bir paket ekmek bile almamış alıklardan ve bebek bakıcım olmadan hava alanında dahi yolunu bulamayanlardanım. Herhalde kolumda ya da dirseğimde Çin karakterlerinde bir dövme olduğunu bilmek de sizi şaşırtmayacaktır.
Hepsinden de kötüsü, temel sanat, müzik ve kariyer yolu kurallarını yıktım: Aktörlerin rol yapması ve müzisyenlerin müzik yapması gerekir. İşler bu şekilde yürür. Dişçiden balık almaz ya da bir tesisatçıya finansal danışmanlık yaptırmazsınız değil mi? Öyleyse neden bir aktörün şarkılarını dinleyesiniz ki?
Bunun cevabı- aslında bir cevabı yok. Soylu ve köklü bir şey istiyorsanız bunu başka bir yerde arayın çünkü size göre bir şeyim yok.”
Siz de House dizisini severek izliyorsanız ve Hugh’un inanılmaz oyunculuğuna doyamayıp kendisini farklı performanslarda da görmek istiyorsanız bu albümü dinlemenizi öneririm. Şarkıları söyleyişi kusursuz değil ancak dizide izleyiciye kendisini sevdiren havasını şarkılara da yansıtmış. Dinlerlen keyif alıyor ve iyi ki bu albümü yapmış diyorsunuz Kendisi için verdiği beyan aslında ne kadar alçakgönüllü olduğunun bir kanıtı. 6 yaşından beri piyano dersleri alan Hugh, kusursuz oyunculuğunun yanı sıra, müzikte de hiç de kötü olmadığını bu albüm ile kanıtlıyor ve albüm yapmış olmak için yapan, her işe el atan insanların aksine yaptığının hakkını veriyor…
Dinleyelim bakalim:)
YanıtlaSilhe must be the coolest person in the world! :)
YanıtlaSilalbümünü ilk fırsatta dinleyeceğim canım. peki sen kitabını okudun mu, the gun seller?? süper bir tarzı var, gerçekten çok eğlendim okurken ve yazar olarak da çok da başarılı buldum.
şarkı söylemesi ile ilgili yukarıda yazdığın açıklamayı okudum da, kitapta da aynı şeyi hissetmiştim zaten, bazen karıştırıyorum o mu house'u oynuyor, yoksa house karakterini bu adamdan ilham alarak mı yaratmışlar acaba?? sen ne düşünüyorsun?
bazı tv show'larında da izledim, gerçekten karar veremedim.. :)
http://wear-a-smile-wear-a-smile.blogspot.com/
Rory'm blues seviyorsan tavsiye edilir :))
YanıtlaSilCoolest person I've ever seen dear! :)) canım kitabını gördüm ama okuyamadım, ama izlediğim showlarda ben de aynı izlenime kapılmıştım, "yaw bu adam House'u oynamıyormuş zaten kendisi böyleymiş arada fark yok ki" demiştim kendi kendime :)) çok ince bir zeka ve espri anlayışına sahip birisi. House başta Sherlock Holmes'dan ilham alınarak yaratılmıştı( En iyi arkadaşı Wilson ve adresi Baker street olması vs) ama Hugh daha sonra kendi karakteri ile karakteri şekillendirdi :))
YanıtlaSilçok ilginç bu gece house 3. sezona başlamıştım.sen de bunları yazdın :)) şarkı söylediğinden haberim vardı ama kitabı bilmiyordum.türkçeye çevrilmiş mi??
YanıtlaSilBuket'cim hoş bir tesadüf olmuş gerçekten :) kitabı türkçe'ye "silah tüccarı" olarak çevrilmiş aşağıdaki linkten inceleyebilirsin canım :)
YanıtlaSilhttp://www.idefix.com/kitap/silah-tuccari-hugh-laurie/tanim.asp?sid=C4KMI6Q6LT6TRSB7TYPH
House baglantili oldu yazilarimiz :)
YanıtlaSilHemen actim hatta dinliyorum haberim yoktu albumunden,kitabindan :S
Kitabi da bulmaya calisirim :)
Muzikler guzelmis.
Onerin icin tesekkurler canim ^*^
Tatlım ne demek rica ederim :)) House'un genel tarzını bilince şarkılar da bir tanıdık ve sempatik gelmiyor mu insana?:) kitabı ben de okumadım ama merak içindeyim vakit bulursam okuyacağım. Çok hoş bir tesadüf oldu House'dan bahsetmemiz :))
YanıtlaSilah evet biliyorum tatlım, holmes/house, watson/wilson di mi.. :)
YanıtlaSilneyse, bak bunu da paylaştık çok mutlu oldum. istersen kitabını evde bulup veririm sana tatlım :) bu arada senin da bana bir kitap sözün vardı unutma ;)
bu arada kaç gel tatlım çok mutlu oluruz, ayarlayabilirseniz dilem de gelsin nolur.. bak cookshop da açıldı yakınımıza, yabancılık çekmezsiniz, magnolia pudding ısmarlarız size :)))
http://wear-a-smile-wear-a-smile.blogspot.com
çok guzel bir blogun var, tebrik ederim :)
YanıtlaSilbu albümü daha önce görmüştüm dinlemek istiyordum zaten. unutmuştum. senin blogda görünce iyi oldu. şimdi dinliyorum. süper! adama hayranım ya!! :) post da çok güzel olmuş. (bak üşenmedim bi yorum yazdım sonunda ;))
YanıtlaSilWear tatlım kitap sözüm aklımda gelirken onu da getiricem söz :) heheh bak nasıl da biliyor lure etmesini :)) magnolia puding hassas noktam ama çok özledik ondan geleceğiz fıstığım :) Albert Camus'un Yabancı'sını yazacaktım geçen gün sonra vazgeçtim, oku tartışalım öyle yazayım dedim kendi kendime :))
YanıtlaSilVery Merry çok teşekkürler canım, bloguma hoşgeldin keyif alman beni çok mutlu etti :))
YanıtlaSilHehe mumuk'cum yorumunu görünce çok mutlu oldun ekrandan çıktın dışarı sanki :P House'a ben de hastayım daha son bölümü izlemedim bugün ofiste konuşuyordu insanlar hemen mutfağa kaçtım :P gitar gecelerine az kaldı bu arada söyleyelim de blues da çalsın bizimkiler :)))
YanıtlaSil