Biutiful



Geçenlerde yeni gösterime giren “Biutiful” a gittik. Konusunu bilmediğimden ve hiçbir fragmanını izlemediğimden tamamen nesnel, zihnim boş bir kağıt gibi işlenmemiş oturdum koltuğa. İlk sahneden itibaren karanlık bir girdabın içine çekildim. Filmde güzel olan hiçbir şey yoktu. İsmi ironik seçilmiş filmde “Beautiful” kelimesi bile çarpık yazılmıştı.




“Biutiful” da acı, sefalet, yoksulluk, hastalık, ihanet, ölüm ve güzel olmayan daha nice şey vardı. Oyuncular bile çirkin seçilmişti.  Sahneler, farklı milletlerden insanların iç burkan acılarından oluşan kolajlardı. Barcelona’nın fakir, aciz, kimsesiz yüzünü gördüm filmde. Kaderini değiştirmek için çabalayan ancak yoksulluk kıskacında hapsolmuş insanların hikayesini izledim.


Filmde en çok etkilendiğim şey onca sefaletin içinde (sevgi gördükleri sürece) hayatı güzel görebilen çocuklardı. Bükük, çarpık da olsa  üzerinde “Biutiful” (güzel) yazan resimler yapan, gülümseyebilen, karı görmekten bile mutlu olan çocuklar…



Kaybolmuş hayatların arasında, Javier Bardem’in başarılı oyunculuğu eşliğinde, 140 dakikalık bir gezintiye çıktım. İzlerken sık sık göğsümün sıkıştığı film bitince derin bir nefes aldım. O yoğun acının tortusu kaldı zihnimde. Drama olarak çok başarılı bir film olan “Biutiful” filmini görün. Sinemadan çıkarken hala yüreğinizin sızladığını hissedeceksiniz…


CONVERSATION

4 comments:

  1. BI kac blogda okudum..herkesin hosuna gidiyor gibi:)..izlemeliyim..

    YanıtlaSil
  2. İzle canım vizyondayken kaçırma bence :)
    Bakalım Black Swan gelecek, asıl onu merakla bekliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Black swan'i izledim ben..hic tavsiye etmiyorum!
    sürekli birileri kizi parmakliyor://
    falan filan..

    YanıtlaSil
  4. Hehehe :) hakkinda olumlu olumsuz o kadar cok sey duydum ki sirf ondan gidecegim galiba. Kediyi merak.. hesabi :))

    YanıtlaSil