Kara Bir Gün



İşe gelirken bugün, diğer günlerden farksız bir gün ancak bir parça güneş ışığı bile insanın ruh halini nasıl da değiştirmeye yetiyor diye düşünerek yol aldım.  Masama oturdum, bilgisayarımı açtım kahvaltımı ederken kızlardan biri Defne Joy Foster ölmüş dedi. Hepimiz bir kalakaldık, ilk tepki veren kişi “Ama onun çocuğu var” dedi. Aynı şey geçmişti aklımdan, ölüm çocuk, koca, aile dinliyormuş gibi. Bir isyan gibi, ama onun çocuğu var diye tekrar ettim ben de içimden. Lokmalar ağzımda şişti, yutamadım. Herkesin suratı asıldı. Ölüme karşı dokunulmazlığımız kaldırıldı sanki görünmez bir el tarafından. Bugün burada oturuyoruz ama aynı şey yarın bizim de başımıza gelebilir düşüncesi oturdu içimize.
Her gün yüzlerce kişi ölüyor, Güneydoğu’da nice şehitlerimiz gidiyor onlar neden keyfinizi bu kadar kaçırmıyor da diyebilirsiniz. Ölümün kendisi kara zaten, kime dokunsa iç yakıyor. Hiçbir ölümün acı olarak diğerinden farkı yok. Yiten bir insan, kayıp geri gelmiyor. Herkesin moralini bu denli bozan genç, hayat dolu, bebekli bir annenin ölümü.  Daha Pazar günü “Yok Böyle Dans” isimli yarışmada izlemiştim. Dakikalarca konuşup insanları güldürmüştü, artık yarışmadan ayrılıp çocuğunun yanına dönmek istiyordu. "Yazık kıza gitsin artık bebeğinin yanına yeter dans" demiştim. İnsanlar ekranda bu kadar sık gördükleri kişilere yakınlık kuruyorlar, tanımasalar da biliyorlar halini tavrını nasıl biri olduğunu.
En çok da anneler buruldu bu habere.  Tubiş kızıyla konuşurken “ İnsanlara olur arada böyle, ölürler..” diyebildi. Bir anne kızına başka bir annenin ölümünü nasıl anlatır ki? İçim iyice daraldı.
Bugün kara bir gün, güneşe rağmen kara.
Defne Joy’a Allah rahmet eylesin, sevenlerine de sabır versin...

CONVERSATION

3 comments: